bir huzunsen

kalktım

geceydi ve siyah

ve şehirde uyku

bendeyse uykusuzluk

baktım, içimdeki sızı da benle uyanmış

baktım, hüzün de benimle

ve gece sesleri

ve sessizlikleri

eski sokak lambaları birde

bir de, kaldırım taşlarını okşayan gece esintisi
 

ve siyaha serilmiş ayaz

kalktık hepimiz bir kerede

ve farkettim

gözlerimde nemli bir tuz serinliği

hani sanki düşümde bir deniz görmüşüm de

dalgaları hala vurup duruyormuş gibi

kirpiklerimin,

çitlerle çevrili

sahiline

ah ! tuttum hıçkırığı

tuttum nefesi

ve kalbimi

tuttum !

tuttum

biraz daha

biraz daha

birazcık ___

daha ___

kalsın diye benimle

sustum,

ağlamadım …

 

 

kalktım

geceydi
 

ve siyah

sonrası yok

baktım

kimsesiz sokak kedileri de benle uyanmış

baktım ağaçlarda uyuyan yaprakların sonbahara gün sayanları da

bir de, tülden bir bulutta biriken çiğ damlalarının, o en sabırsızları
 

bir de, sükut

bir de, yara

ve yaraya tutunamayan kabuk

ve kabukta gizli çığlık

onlar da kalkmış benimle, hepsi birlikte ve aynı anda 

bir de, o bulutun ardındaki ay ışığı

ve ay ışığında

öyle tek başına süzülen, kör bir güvercinin biçare dansı

ve onun hiç görmediği kanatlarıyla,

hiç göremediği maviye, dokunma çabası

hep beraber

uyandık bir kerede

ve ben yürüdüm

yıkamak için yüzümü, kar sularının serinliğiyle

onlarsa orada durdular, gecenin koynunda ve sesizliğinin içinde

bense gittim yıkadım yüzümün yarısını

ki diğer yarısı benim değildi 

ama sildim bütün ifadelerini dünlerin,

ve akıttım birer birer avuç içime yasımı

ve ıslattım saçlarımı, tıpkı çocukluğumdaki gibi yine suskun

ve tüm sevgisiz anlarımdaki gibi, parmak uçlarımla usul usul
 

taradım yalnızlığımı

ki ellerimde hala

bütün tutunamayanların tanığı

düşme anından yadigar

bir uçurum karanlığı

"olsun", dedim, "olsun, hem herkes, bir diğeri için uçurum"
 

sonrada hani hep güzel hatırlanmak, istercesine

gülümsedim son bir bakış misali buruk, gülümsedim aynanın gecesine 
  

oysa gülüşümde, ucuzluktan alınmış bir tülbent beyazlığı

hani üç kere kullansam, solar

dördüncüye

dayanmaz

dudaklarım yırtılırdı,

anladım,

zorlamadım,

ve gülmedim,

ve

ağlamadım …


 *
 

 

kalktım

geceydi

ve siyah

sokuldum penceremin kıyısına

baktım

benimle sokulmuş,

sigaramın dünden hazır efkarı da hemen yanı başıma

ve kül tablasının şaştığım o evliya sabrı

ve çakmakta saklı duran ateşin, ne varsa bütün kalanı

bir de, hani dumanla karartmadan bakamadığım göğüs boşluğumda

bir trenin içimi acıtıp duran ıslığı

sokulduk hep beraber öylece yan yana

ve oturduk suskunluğun en son ucuna 

şimdi dudaklarımda "söyleme beni" diyen yorgun bir şarkıdır aşk

dalıp gidiyorum uzaklara

“iyi bak kendine, iyi bak ”

ki ah ! şarkılar da biliyor artık

yeryüzündeki bütün dillerde birbirimize sustuğumuzu,

duyulmuş ayrılık

 

gözlerimde ertelenmiş bir ağlamak

tutuyorum

bakıyorum deniz şimdi uzakta, bir avuç karaltı

özlemekse, içimde, beş kıtanın toplamı

ve işte artık bütün yeryüzü ikimizin
 

 

 

ayaklarımızın bastığı yer

ve kalplerimizin dışında kalanı

iç çekip duruyorum

 

"bir" olamayanlar, el olurdu, inanmamıştın bana

ve devam ediyorum

sigaramın közüyle

hem geceyi hem de yüreğimi yakıp durmaya

yine de ne yapsam ikisi de bitmiyordu

ve gözlerimin karası

hala gecenin siyahını 

bastırıyordu

içim şimdi bir damla ki kederinden bin parça olmuş 

içim, buruk 

içim, su

 

içim, bulut

ama küsmüştüm yağmaya

sustum

sustum

ve ağlamadım ….

 

 *
 


 

kalktım

geceydi

ve siyah

baktım

geçmişte de uyanmış benimle

ve hatıralar çiçeğine konmuş, o son birkaç ateş böceğiyle

yarım bir şiirin avlusundaki kiraz ağacı 

hepsi birden kalkmışlar aynı anda niyeyse

şimdi bu sessizlik gecenin mi

yoksa yüreğimin mi

bilemeden

öylece bakıp duruyordum sadece penceremden

karanlıkta sakinleri, şehre sırtını dönmüş uyuyordu

bense camlara mevsimsiz buğular biriktiriyordum nefesimle

aylardan ağustos

gecelerden, herhangi biri

ve bir yanım da uyku

öte yanım da heves, kalk sıcak bir yerlere göç et, diyordu

uzandım sigarama,

ısınırım belki diye bir parça

ama daha çakmağı yakar yakmaz

bir kıvılcım yetti

tek

bir

kıvılcım

bana, gözlerinin parıltısını, anımsatmaya

sonra da zaten peşinden,

saçlarının yağmur kokusu geldi

ve ilk nefesle sarılan büyün

ve incecik bir fidan gibi titreyişin

hani sokulupta öpünce 

hepsi, hepsi bir anda, göç eden kuşlar misali

mola verdiler, ada , sayarak gecemi

bende bıraktım ruhumu aralarına

ve kayboldum yeniden,

bütün senli anların tekrarlarında

hani dalgaları, kıyıya taşıyan bakışlarımız mı dersin

yoksa yüzünün yüzüme dokunuşu mu

yada ayrılık anlarının kolsuzluğunda

birbirimize el sallayamayışlarımızı mı

hepsini

hepsini
 

hepsini

tek bir geceye sığdırdım usulca

sahi biz seninle

hep uzaktan vedalaştık değil mi

ve hep dönüp dönüp baktık

ta ki görüntümüzün kaybolduğu o en son ana dek

ve “daha şimdiden özledim” deyişlerimize kadar

bir birimizi bakışlarımızla uğurladık

ve telaşlarımızda yitirdik sevincin yarısını

ki korkularda tükettik şimdi kavuşmaları

ve işte bütün bunları

ve bütün bunların fazlalarını

bir gecenin kucağına yayıp
 

sığdık

ve paylaştık tamamını

benimle bütün uyananlarla

 

ki geceydi

ve siyah

ve ben uzandım, hayalde olsa bir şans

ki kanserdi umut ama hala yaşıyordu

onu da yanıma  aldım

 

ve düştüm içimden düşümün yollarına

ne yazık ki çok sürmedi

çünkü sigaramın dumanında bile

yollar kapalıydı bana anladım

ve hayallerimin içinde dahi, ayrılık çalışması “dur” diyordu ruhuma

durdum bende

durdum

içimde yine aynı tanıdık sızı

ve bir eksik, nefeslerimin tümünde

durdum

hüznüm, tırnaklıyordu yara gibi, kalbimi

yada belki okşuyordu, gece

okşuyordu, kalbim gibi, yaramı

bilmiyorum

bilmiyorum

ama biliyordum

gerçek yerini  çoktan unutan

bir kadın kolyesinin ince ipiydi avuçlarımda kanıyan

ve biliyordum

ip,  kolyeden

manaysa, yüreğimden çözülmeye çalışıyordu

umut desen, çoktan boğulmuş düğümde

artık çırpınmıyordu bile

sustum

sustum

ki gece bitiyordu__

dudağımda son sigarayla birlikte söndürdüm yavaşça ikimizi

ve çektim perdelerini yeniden içimin

 

ki bir zamanlar ismimiz başka bir şeyken

“geceydi” artık adımız bizim

ve bitiyorduk
 

bitiyorduk

uzandım, kalbim gibi yarama

ve kapadım gözlerimi

sarılıp, yara gibi kalbime

yattım

ince ve yorgun bir yağmur sesi penceremde

gel diyordu bana,

gel

ki gitsem

 

biliyorum dönmezdim

ve ağlasam

 

aksatırdım bütün yağmurları

dinmezdim

ama tuttum kendimi

tuttum

 

ve gitmedim

kaldım

ve sustum

ve hiç

hiç

hiç

ağlamadım …

__ ^^

“yazarsam sana___ susarsam bana _____seversek,  aşka,___

y akışsın  istedim_____

ve gecemi güzelleştiren bütün güzel hatıralara_____     duymasan da

çok _____ teşekkür________ ederim …” __ ^^

Bugün 14 ziyaretçi (33 klik) kişi burdaydı!


SEÇİN KENDİNİZİ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol