duygular ve yasam

 

DUYGULAR VE YAŞAM

Yeni doğan bir bebeğin ilk hissettiği şey,

sanırım yaşama merhaba dediği

yeni bir dünyaya attığı ilk adımın korkusu nedeniyle duygularını

ağlamak suretiyle ifade etmesidir.

Daha sonra annesinin sıcacık kolları arasında hissettiği

güven duygusuyla ve anne sevgisinin yüceliği ile

hayata sarılarak yaşamını sürdürür.

İnsanın yaşamında geçirdiği evreler,

zamanla duyguların gelişmesine ve

yaşamı boyunca hayatının yönünün belirlenmesinde

en büyük etkenlerden biridir.

Bebeklik, çocukluk, gençlik, olgunluk ve

yaşlılık dönemleri boyunca,

hepimiz değişik ortamlarda çeşitli etkenlerin altında kalarak

birçok duyguyu birlikte yaşamışızdır.

Çünkü duygular insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır.

Sevgi, korku, üzüntü, nefret, kin, hırs, özlem, heyecan, arzu

ve daha nice tarif edilmesi mümkün olamayan ve ancak hissedilebilen duygularımız ile birlikte yaşamıyor muyuz...?

Bu duygular hayatımıza yön vermiyor mu...?

Duygular, peki nasıl hissediyoruz duyguları.

Herkesin bildiği gibi, işitme, görme, tat ve koku alma, dokunma

olmak üzere beş duyu organı ile algıladığımız duyguların

dışında birde hissettiğimiz duygular vardır ki,

yaşamımıza yön verir.

Bazen bir gülümseme, bazen tatlı bir gülüş,

bazen de tatlı bir bakış, bir anda içimize

sımsıcak bir duygunun dolmasına yol açar.

Bazen de elele tutuştuğumuzda garip bir ürperti kaplar içimizi.

Bedenimizde elektriklenmeye benzer bir his duyarız ve

birden ellerin dansının başladığını hissederiz.

Ayrılıkta özlemi, ani bir olayda heyecanı veya korkuyu,

umutsuzlukta hüznü ve acıyı, bedensel temasta arzuyu,

kızgınlıkta öfkeyi bize hissettiren duygularımız

yaşamımız süresince bizi etkilemez mi...?

Hoşlandığımız birisi ile beraber olmak,

beğendiğimiz bir şarkıyı dinlemek,

sevdiğimiz kişiye sarılmak, öpmek, sevdiğimiz bir işi yapmak,

içimizde mutluluk duygusunun oluşmasına, buna karşın,

bilinmeyenle karşı karşıya kaldığımızda

yüreğimizin derinliklerinde hissettiğimiz korku hissiyle

bütün bedenimizin ürpermesine, bir kızgınlık anında

bütün benliğimizi öfke duygusunun kaplamasına,

beklenmedik bir anda umutlarımızın gerçeğe dönüşmesinde de

tüm vücudumuzu bir heyecan dalgasının kapladığına

yaşamımızda kimbilir kaç kez tanık olmuşuzdur.

Ve kimi zamanda duygularımız mantığımıza ağır basmış ve

yapılması en zor gelebilecek işleri, hatta en komik ve

garip davranışları yapmadık mı hiç hayatımızda...?

Sen, ben ve biz insanoğlu...

Yaşamımızın her anında duygularımızı

ortaya koyarak yaşamadık mı...?

Ve insanoğlunu insan yapan birazcıkta duyguları değil mi...?


***YAŞAMIN RİSKLERİ***
BİRİNE YAKINLAŞMAK
�KENDİNİ KAPTIRMA RİSKİNİ�
SEVDİĞİNİ SÖYLEMEK
�SEVİLENİ YİTİRME RİSKİNİ�
DUYGULARINI AÇMAK
�KENDİNİ ORTAYA KOYMA RİSKİNİ�
DÜŞÜNCELERİNİ SÖYLEMEK
�DOKUZ KÖYDEN KOVULMA RİSKİNİ�
UMUTLANMAK
�HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA RİSKİNİ�
SEVMEK İSE
KARŞILIK GÖREMEME RİSKİNİ�
GÖZE ALMAKTIR.
AMA RİSKLER ALINMALIDIR.
YAŞAMIMIZDA ALACAĞIMIZ EN BÜYÜK RİSK
HİÇ RİSK ALMAMAKTIR.
ÇÜNKÜ YAŞAMAK
�ÖLME RİSKİNİ�
GÖZE ALMAKTIR.

Bugün 30 ziyaretçi (41 klik) kişi burdaydı!


SEÇİN KENDİNİZİ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol